Bhusari BN, Hugar SM, Gokhale N, Kajjari S, Karmarkar S, Sahai V. Binaural auditory beats vs music of choice as audio distraction behaviour guidance technique among children: A randomized controlled trial. J Oral Biol Craniofac Res. 2025 Jan-Feb;15(1):163-169. doi: 10.1016/j.jobcr.2024.12.019
Arka plan
Binaural vuruş, iki farklı saf ton sinüs dalgasının dikotik olarak sunulmasıyla oluşturulur. Diş hekimliği ortamlarında, tedaviler sırasında tanıdık müzik dinleyen çocuklar, airotor veya şırınga gibi araçların neden olduğu kaygıyı kontrol altına alarak rahatlatıcı, tanıdık bir ortam yaratır.
Amaç
6-12 yaş arası çocuklarda, Müziksiz, Tercih Edilen Müzik ve Binaural İşitsel Ritmler ile Sesli Dikkat Dağıtma Davranış Rehberliği tekniği kullanılarak yapılan restoratif tedavi sırasında kaygı düzeyini değerlendirmek ve karşılaştırmak.
Yöntemler
İn-vivo, çift-kör, üç kollu, paralel grup randomize çalışma, 75 katılımcının 3 gruba ayrıldığı pediatrik ve koruyucu diş hekimliği bölümünde yürütüldü. Birinci sınıf çürüğe sahip süt ve daimi azı dişleri hazırlandı ve restore edildi. Kaygı, Pulse oksimetre ve Venham'ın resim testi kullanılarak müdahaleden önce ve sonra ölçüldü.
Bulgular
Binaural vuruşlar ve tercih edilen müzikle tedavi edilen çocuklarda, kontrol grubuna kıyasla Venham resim testinde ve nabız değerlerinde daha düşük kaygı puanları ile gösterilen kaygı seviyelerinde azalma görüldü.
Sonuç
Binaural işitsel ritimler ve tercih edilen müzik, tedirgin pediatrik hastalarda kaygıyı azaltmak için invaziv olmayan bir tedavi yöntemi olarak etkili bir şekilde kullanılabilir.
Not (Prof. Dr. Şükrü Torun)
SAS Metodunun nöroaktivasyon oluşturan bileşenlerinden biri olan binaural işitsel freakanslar, bilişsel ve davranışsal tepkileri etkilemek için hedeflenen beyin dalgası frekanslarının (alfa, beta, gama, delta ve teta) kenetlenme (entrainment) mekanizmaları üzerinden senkronizasyonundan yararlanır. Bu frekansların uygun metodoloji ile nörofizyolojik sınırlar içinde tetiklenmesinin, ilgili fonksiyonun yürütüldüğü nöral ağlarda eşgüdüm sağlayarak daha dengeli bir aktivasyon örüntüsü oluşturduğu öngörülmektedir.
